23 Aralık 2010 Perşembe

Living Backwards



"In my next life I want to live my life backwards.. You start out dead and get that out of the way.. Then you wake up in an old people's home feeling better every day.. You get kicked out for being too healthy, go collect your pension, and then when you start work, you get a gold watch and a party on your first day.. You work for 40 years until you're young enough to enjoy your retirement.. You party, drink alcohol, and are generally promiscuous, then you are ready for high school.. You then go to primary school, you become a kid, you play.. You have no responsibilities, you become a baby until you are born.. And then you spend your last 9 months floating in luxurious spa-like conditions with central heating and room service on tap, larger quarters every day and then Voila..! You finish off as an orgasm..!"

Demiş Woody Allen..

"Life can only be understood backwards; but it must be lived forwards.."

Demiş Soren Kierkegaard..

Bugünkü konumuz "geriye doğru yaşamak".. Woody Allen göndermesi aslında az çok aşina olduğumuz bir kavrama yönelik.. Filmi bile var nitekim.. Garip bir mizah anlayışıyla tenkitçi üslubunu bir arada görmek mümkün her zamanki gibi..

Kierkegaard ise biraz daha konu'ma yaraşır bir yerden dem vuruyor.. Şimdi tabii ki, hayat ileriye doğru yaşanır, zira aksi olası değildir.. Eminim ki, Kierkegaard da bunun farkındadır.. Tüm bunların ötesinde, anlatılmaya çalışılan ve birazdan anlatmaya çalışacağım insanların yaşamı yorumlama biçimine özgü mütevazi bir tenkitten ibarettir.. Bu yazıyı okuyan herkes de üzerine alınabilir.. Benim açımdan sıkıntısı yok..

Efendim, yaşlılar anılarıyla yaşar, kabilinden bayık bir içerik de beklemiyor sizi, endişe etmeyin.. Bunları duymaya alıştık artık, bir de Desdinova söylese var olan gerçek daha da bir kök salmayacak genç dimağlara.. Hatta tüm dünya pür dikkat bu açıklamayı beklemiyor.. Yazıyoruz işte.. Art for art's sake.. Ben hep 'sanat sanat içindir'cilerden olmuştum mesela, 'sanat toplum içindir' külliyen yalandır, beyhude bir beklentidir.. Misal Türk toplumunda sanatınla hitap edemeyeceğin kitleler var.. Sanatı bırak, sözle bile hitap edemeyeceğin, el-kol ile, kaş gözle bile zar zor anlaşabileceğin bir kitle var mesela.. Olmaz yani.. Sanat yapmak istiyorsan, sanat için yapacaksın, arkadaş.. Başka bir kaygın olmayacak.. Birileri beğenir, birileri beğenmez.. Bu onların sorunu olmalı..

Neyse, bakın, muhteşem yazılarımı özlemiş olmalısınız.. Ana konuya gelemiyorum yine.. Olmuyor işte bir türlü, tek yönlü düşünemiyorum şu anda.. Ortam hiç müsait değil buna.. Keza ben de hiçbir zaman olamadım.. Şimdi aslında hüzünlü bir yazı yazmayı hedefliyordum, yola öyle çıkmıştım, ancak o da olmuyor.. Hüznünü dışa yansıtamayanlardanım galiba..

Tamam, tamam, sadede geliyorum.. Ben daha çok "geriye doğru yaşadığımı" keşfettim geçen.. Elbette geriye doğru hayatı yorumlamak ve anlamak çerçevesinde en az herkes kadar, en fazla herkesten çok sorguluyorum ne yaptım, neden yaptım diye.. Kah gözyaşı döküyorum, kah keyiflenip bir sigara tellendiriyorum.. Durup durup neyi daha güzel yapabilirdim diye düşünüp devam senaryoları yazıyorum kafamın içinde.. Düşünsene, şöyle bir bak, ya o okula gitmeseydim, ya bu şehre gelmeseydim, ya şu kızla tanışmasaydım, ya şu arkadaşım olmasaydı diye bir gözünün önünden geçir.. "Paralel evren" hikayeleri değil bahsettiğim, ancak şöyle düşünsene, yarım kalan, üzerine birçok hayal kurduğunuz ilişkilerini hatırla bir.. Acaba nasıl olurdu devam etseydi..? Her biriyle apayrı hikayen olacaktı.. Apayrı yerde, apayrı bağlamda, apayrı kaygıların, isteklerin ve beklentilerin olacaktı.. Sokakları gezecek, yeni insanlar tanıyacak, farklı mekanlarda yan yana olacaktınız.. Aslında onlar X'li Y'li, X'li Z'li ilişkiler olacak yaşamaya devam eder bence.. Sonsuza kadar hem de.. Belirli mekanlar bir şeyleri anımsatır, gözler dolar, ama yaşamaya devam edilir.. O resimlerde, o videolarda sonsuzsunuz.. Her şey değişse de, dünya yerinden de oynasa zamanın o diliminde sonsuzsunuz, uğruna çırpındığınız en ufak şey de, kızgınlık da, bir bakış da, bir gülüş de sizinle birlikte sonsuz..

Ancak gariptir ki, insanlar daha çok gelecekleriyle takıntılılar.. Hep gelecekle ilgili kaygılar var, hep geleceği garantiye alma, gelecekte mutlu olmaya dair hayaller, birtakım beklentiler.. Olmaz, gelecekte de mutlu olmayacaksın, çünkü öyle bir şey yok.. Kendini alıştır, mutluluk, iyi ve bakımlı bir hayat olmayacak gelecekteki de.. Yine dertlenecek, yine kendini yalnız, kenara atılmış, hayal kırıklığına uğramış hissedeceksin.. Gelecek buradan daha güzel bir yer değil.. Zaman gelecekten ibaret değil..

Geçmişe doğru yaşıyorum.. Bununla kastettiğim, geçmişimden çok az insan gelip beni ezip geçtin, diyebilir misal.. Ben hep geçmişimdeki insanlarla konuşmak isterim.. Aslına bakarsan, sonu kötü biten ilişki veya arkadaşlık, her ne olursa olsun, arada yeterli zaman geçmişse yeniden bir araya gelmek, hiç olmadı bir-iki çift laf edebilmek isterim.. Yapmıyor muyum, yapıyorum.. Ancak şöyle bakıyorum, insanlar çok rahat yol alabiliyor ileriye doğru.. Hiç etkilenmiyor adam, ne olmuş, ne yaşamış, neyi doğru, neyi yanlış yapmış.. Nerede patlak vermiş, nerede yürümüş.. Ben bu tip insanlardan çok korkuyorum misal.. Ne bileyim, düşünsene adam bildiğin 'tabula rasa' gibi uyanıyor her gün.. Yüzeysel ötesi.. İhtiyatla kaçınız, derim..

Aslında ne yaptığını uzun uzun tartması, hele bir de gelip seninle tartışması, dürüst olmak gerekirse, çok da beklediğim şeyler değil.. Ancak misal şöyle bakın dönüp, kaç tane arkadaşınız, kaç tane aşık olduğunuz insan var hayatınızda.. Çok değerli o insanlar.. Onları eleyip seçtiyseniz bir de.. Düşünsene ya, en derindeki "sen"i gösteriyorsun bu insanlara.. İcabında yatağına alıyorsun.. Ve artık yoklar, hiç yoklar hem de.. Ölmüş gibi.. Yok, ben yapmam, yapamam.. Geçmişime bu kadar kayıtsız kalamam..

Haa, bu günümüz şartlarında elimizde avucumuzda bulunan ilişkilere, insanlara haksızlık edelim, demek değil.. Onlar her şeyden değerli ki, onları hayatımıza aldık.. Bugünkü aklımızla onları seçtik.. Söylemeye gerek yok zaten.. Ancak geriye dönüp yaşamak güzel şey, arkadaş.. Fotoğraflara, videolara bakmak falan.. Dijital olmaları biraz keyifsiz ama, olsun.. Düşünsene, birlikte geçirdiğiniz binlerce saniyeden birkaçı orada.. Sen de onlara bakıp kalan parçaları tamamlıyorsun..

Neyse tüm bu konuya sebep veren müthiş şarkıyla ve sözleriyle sizi baş başa bırakmak isterim.. Her şarkı gibi, tadını çıkarmak için kulaklıkla veya yüksek sesle dinlemenizi tavsiye ederek aranızdan ayrılıp yine inzivama dönüyorum.. Geçmişi yaşayın, diyorum, ama geçmişte değil..



Bu şarkıyı 'sana' armağan ediyorum:

"I'm dead in the water
A silhouette turning over
I'll wait for you here
And I keep forgetting
Where I'm meant to be
All so far yet all so near

So tell me
Just what are these gifts that you bring
This love is amazing
But the colours keep changing
And I'm sure
We shouldn't be wasting away
My rotten history
Will find its place

So don't go
So cold
So don't go
So cold

I'll not be afraid
It's taken this long
To come back again
And yes, I might suffer
The fate of another
Of shit and the bones
And all things considered
I walked with my hands held out
I walked with my hands held out
To you and all that's good

And I'm sure
We shouldn't be wasting away

Living backwards
I'm living backwards
I'm living backwards
I'm living backwards
I'm living backwards
I'm living backwards"