7 Ekim 2009 Çarşamba

Beni İdare Et..!



Tamam.. Bu gecenin konusu "idare etmek".. İnsanları idare etmek.. Sanırım, bu konuda yüksek lisans derecesini çoktan hak etmişimdir.. Yıllardır idare ediyorum.. Tamam, benim de idare edildiğim zamanlar olmuştur, ancak "zamanlar" olmuştur.. Böyle koskoca zaman çizgisinde belirli zamanlar biri beni eğlemiştir.. “Hadi bu gece Desdinova’nın dediği olsun” demiştir birileri.. Şüphem yok..

Ancak burada benim idare edildiğim zamanları zaten biliyor olmam biraz sıkıntı yaratıyor bu işin doğasına.. Şöyle.. Biliyorum, zorluyorum.. Devam ediyorum.. Görmek istiyorum, beni nereye kadar idare edebileceğini.. Evet, çaba harcıyor.. Bir miktar.. Yine en nihayetinde ben oyunumdan vazgeçiyorum, o da derin bir nefes alıyor.. Ve epik hikayelerine beni de ekleyiveriyor.. Aman ne uğraştın..!

Gelelim “idare etmeye”.. İdare etme sınırsız bir eylemdir.. Bir kere ağına takılırsanız dönüşü zordur.. Biraz yumuşak başlılıkla da bağdaşıktır.. Örneğin X gelir ve size “Yeni elbisemi sevdin mi..?” der.. “Hayır X, bu güzel değil..” demeyi başarırsınız önce.. Bu çok da zor değildir.. Ancak X inatçıdır.. Tekrar gelir.. “Peki ya bu..?” Evet, artık X yavaş yavaş başlamıştır kendini belli etmeye.. “Evet, X, bu biraz güzel, ancak belki şunları da denemelisin..” deyip umutsuz bir şekilde tavsiyeye ihtiyacı olan X'e bir kez daha yol göstermek istersiniz.. Ancak X öyle pervasızdır ki, bir başka başarısızlıkla karşınıza gelir.. İşte kritik bir andır bu.. Şimdi.. Kimse X ile bu kadar uzağa gitmeye yeltenmemiştir.. Siz de bu yüzden bir adım ileri gitmek ve X'i kazanmak istersiniz.. Ancak X aynı X'tir.. Tüm o çabalarınıza rağmen X biteviye başarısızlıklarla karşınıza gelip fikrinizi sormaya devam eder.. Çünkü "X"in sizden istediği bir "olumlama" beklentisidir.. Giderek yorulmaya ve X'i değiştiremeyeceğinizi anlamaya başlayıp "Evet, X, bu tam da istediğin şey.." deyip X'e gazı verirsiniz.. Aslında X'in başından beri istediği budur.. X için o anda siz "onu en iyi anlayan insan" oluverirsiniz.. Sizinle paylaşmaktan keyif duyar X, zira kolay kolay zıt görüşleri dikkate almaz X.. Kendine olan sevgisinden biraz sıyrılabilmiş olmayı özgecilik sanır.. Siz de onu "idare edersiniz".. İşte "en iyi arkadaşlardan biri" oluverdiniz bir anda..

Ancak idare edilmeyi istemenin daha bedbaht yolları vardır.. Misal.. Kişi gelir ve çok heyecanlı ve saf bir şekilde "Sen de buna bayılmadın mı..?" der.. Söz konusu soruya yanıt vermek bir hayli güçtür.. “Hayır” derseniz X ile olası geleceğinizi büyük bir tehlikeye atarsınız, zira X “olumlama” sürecinde önüne geleni devirecek kadar aymazdır.. Eğer “parti oğlanı” (party boy) değilseniz sözleriniz doğrudan X’in kafatası duvarlarına vurur.. Parti oğlanları için bu aşama pek de zor olmaz.. “Tabii ki bayıldım, harikasın..” der karşısında gördüğü bir tavuk kostümü olsa bile.. Ancak siz biraz daha ciddi olduğunuzu bilirsiniz ve “Hayır, bu çok kötü.." demek ister, ancak diyemezsiniz.. Ve bu kıvranış içinizde giderek büyüyerek "Hayır, seni bir de bu güzelliğin içinde görmek istiyorum.." gibi kolpa laflar edersiniz.. “Hayır, bu çok kötü..” sert köşelidir, kişi hayatında kaybettiği onca şeyin ardından “sevmek” üzere seçtiği bir şeyde bu dürüstlüğü istemez.. "Hayır, seni bir de bu güzelliğin içinde görmek istiyorum.." lafı o kişinin size teslim olması için yeterlidir..

Tüm bunlarla bağlantılı başka bir örnek vardır ki, düşmanımın bile başına gelsin istemem.. Anekdot ile örneklendirip yazıyı sonlandırmak istiyorum.. Söyleyecek birçok şeyim var daha, ancak sıkıldım.. Sıkıcı bir konu çünkü..


"- Desdinova, beni aldatmayacağına söz ver.
- (Bu nasıl bir istektir..?) Elbette..
- Peki mesela ben böyle trafik kazası geçirsem yine de benimle olacak mısın?
- (Bu nasıl bir sorudur..?) Elbette..
- Peki ben senin istemediğin bir şeyi yapsam bana çok kızar mısın? (Ne demek istiyorsun..?)
- Bilmiyorum, önce ne yaptığını bilmem gerek.. (Makul..)
- İşte mesela ailenle anlaşamadım, kavga ettik? (Sorudaki ‘idare edilme’ isteği “öte” bir şey..)
- Ben taraf olmamaya çalışırım, sizi bağdaştırmaya çabalarım..
- Sen ailenin tarafındasın öyleyse? (Sığ..)
- Öyle bir şey demedim.. Sadece sizin anlaşmanızı isterim..
- Sen aileni daha çok seviyorsun, Desdinova.
- (Yapacak bir şey yok, Desdinova) Hayır, yok öyle bir şey.. Sen her şeyin önündesin benim için..
- Canım benim, biliyordum. Bizim aşkımız her şeyden öte.
- Evet, evet, canım.. Her şeyden öte.. ('Gerçek'ten bile..)"

İdare edilmeyi sevmek, idare edemeyeceğin bir idare etme arzusu oysa ki..

Hiç yorum yok: