19 Ekim 2009 Pazartesi

Hükmen Yenik



"You have done harm, not only to me, to all the people who loved me and this sword hangs over you.."

Bir adımda akışın içinde, bir adımda akışın dışındayım.. Rüzgarın daireler çizdirdiği yapraklar gibi hissediyorum.. Bekliyorum.. Bir esiyor, dönüyorum.. Bir esiyor, duruyorum..

Bileklerime bastırarak pis kanı temizliyorum.. Böyle macunun dibini sıkmak gibi.. Dibini görene kadar, tamamen temizlendiğine inana kadar..

Beyaz odalarda uyuyorum.. Ta ki elimle dokunduğum hiçbir şey kirlenmeyene dek beyaz odalarda bekliyorum..

Keskin bir sessizlikle bir şeyi bekliyorum.. Geleceğini bildiğim bir şeyi.. Ne olduğunu henüz bilemediğim bir şeyi..

Harflerle pek az oynuyorum şu aralar.. Avucumda kalanları da üflüyorum.. Sim parçacıkları gibi ışıl ışıl uçuşup başkalarının sırtına saplanıyor.. Başkalarıyla aslında hiç konuşmuyorum.. Hem de hiç..

Duydukları sözleri başka biri gibi söylüyorum.. Başka biri söylermiş gibi söylüyorum.. Onların istediği gibi.. Gerçekten konuştuğumda sessizlik hüküm sürüyor.. Kimse duymuyor.. Duymasın diye çırpınıyorum..

Nekahet dönemi bu.. Uzun süren hastalığın bitimine yaklaşıyorum.. Savaşmayı bıraktığında hastalıktan kurtuluyorsun bu defa.. Kabullenerek.. Hani böyle kanla dolu bir geçmişte kin ve öfkeyle çarpışan iki ordu gibi.. Her defasında farklı yöntemler deneyen, farklı hayal ve hedeflerle yola çıkan iki büyük düşman.. Düşünün, bir taraf savaşmıyor.. Kayıplar veriyor, saldırmıyor.. Bu kez yenilmeyi kafasına koymuş.. Düşman bile bu durumu sindiremiyor.. Ama artık çok geç.. Savaş bitti.. Hükmen bitti..

Her bir kabulleniş bir günü daha aydınlatıyor.. Her bir yenilgi seni sana yaklaştırıyor.. İstediğin olmaya yakınlaşıyorsun.. Artık silah yok, kan yok, kin yok.. Seni boğan karanlık son demlerinde..

Susuyorum ve tek bir bakışla binlerce özür diliyorum.. Binlerce özür.. Benim gitmem lazım çünkü artık.. Hayal edildiği kadar büyük olmayan yollar almam lazım.. Üzgünüm..

Hiç yorum yok: