27 Temmuz 2009 Pazartesi

Arızalı Sinema



"Aynı görüntüler tekrar tekrar oynuyor.. Arka sırada onları izliyorum bellek denen pis, arızalı sinemada.."

Gündelik rutininin hem içinden, hem de dışından yer vereceğim bir konu daha var aklımda.. O da çok sevdiğim ve bir o kadar da beni şaşırtan "bellek" konusu.. Nedir, efendim, bellek..? Beyin nerede yer verir belleğe..? Onca anı, onca görüntü, onca deneyim nasıl unutulmadan sizinle birlikte yaşar, gider..? Nasıl oluyor da tüm bu yaşanmışlıkları anımsayabiliyoruz..? Ki onlar değil mi üzerine hayatımızı kurduğumuz..? Onlar değil mi, bilgeyi bilge kılan..? Onlar değil mi eyleme yön veren..? Onlar değil mi bir insanı bize tanıtan..? Onlar değil mi bizi temelde "biz" yapan..?

Ama düşünün.. Aklınızda seneler öncesine dair ince ayrıntılar gizli.. Resim gibi.. Yazı gibi.. Aklınıza örülü.. Bellek olmasa on dakika sonra ne yapacağınızı bile kestiremez oluyorsunuz.. Belleksiz bir insan yalnızca bir hiç.. Babanızın aldığı ilk oyuncak.. Biçiminden, renklerine kadar net bir şekilde tanımlayacağınız türden.. Ya da annenizin hazırladığı en sevdiğiniz yemeğin tadı.. İlk öpüşmeniz..? Bir insanın yüzü.. Fuarda yanlışlıkla babanız sanıp elini tuttuğunuzun adamın yüzü.. O adamı belki bir daha görmeseniz de hatırlıyorsunuz işte.. Orada bir yerde duruyor imgesi.. 

İsteseniz de kaçamıyorsunuz bellekten.. Bellek her zaman iyi deneyimleri saklamıyor.. Kötüleri de, hatta daha net bir şekilde, size ara ara anımsatıyor ve belleğin durduğu bir yer de yok.. Siz ölene kadar depolamaya devam ediyor.. Devamlı olarak.. Geçmişinizden sıyrılmanıza engel oluyor.. Yeniye gitmenize.. Yeniye yaklaşmanıza.. Bir insanı yeniden tanımanıza bile engel oluyor.. Bellek.. Arızalı bir sinema gibi.. Uzun metrajlı bir film gibi.. Sırf anılara dalarak ağlayabilir, yine sırf anılara dalıp bir anda mutlu olabilirsiniz..



Ancak benim en garip bulduğum bellek türü “kas belleği” denen bellektir.. Yani bilirsiniz işte; yüzme, araba kullanma, diş fırçalama, yazı yazma, saç tarama, oyun oynama vb. gibi.. Öğrenme aşamasında zorlanırsınız.. Öğrendikten sonra artık kas belleğine yerleşir bu hareketler uzun süren tekrarlardan sonra.. İşte en ilginç ve heyecan verici kısmı da burada başlar.. Seneler sonra bile bu eylemleri ilk kez yeniden yapmaya başladığınızda neredeyse hiç zorlanmazsınız, çünkü onlar artık "kas belleğine" işlenmiştir.. Kas belleği biraz daha bilinçsizdir, ancak bir şekilde isteseniz de unutamazsınız muhteviyatını.. 

Bellekleri olabildiğince iyi doldurmaya çabalasak da, hep kötü zaman dilimlerinin sirayet ettiği bellek odacıkları vardır istesek de kaçamadığımız.. Ancak "deneyim"i bellek sağlar bize.. Bazen bilhassa bellekle savaştığım olur bu yüzden.. Bana önceden denediğim bir yolun başarısız olduğunu ve bir daha denememem gerektiğini söyler durur bazen belleğim.. Deneyim ettiğimi ve ona göre davranmamı söyler.. Belleğe savaş açarım ben de kimileyin, sırf ona inat olsun diye.. Denediğim o başarısız yolu bir daha denerim.. Ah işte o zaman başarırsam, ki başardığım da olmuştur, eylemimin adamı hissederim kendimi.. Ezberin zincirini koparır, belleğime yeniden farklı bir şekilde asice dolarım.. 

Hiç yorum yok: