29 Temmuz 2009 Çarşamba

Havada Asılı Duran Küçük Uçaklar

"Neden ki bu anlamsız yaradılış / Yok olacaksa bir gün her yaratılmış"

Yaşadığın her an'ı, tattığın her tadı, gittiğin her yeri, tanıdığın her insanı, sahip olduğun her deneyimi yalnızca bir kez yaşadığını, yaşayacağını bilmek.. Hem de her bir deneyim kendi içinde benzersiz.. Her bir deneyim bazen birbirinin benzeri gibi görünse de, istediğinizi yapın, tüm malvarlığınızı feda edin, belirli bir deneyimin yaşandığı o an’a dönüş yapamazsınız.. O zaman dilimi geride kalmıştır artık.. Neyse odur.. Orada yaşanır ve orada kalır sonsuza dek..

Elbette hepimiz biliriz bunları, ne alemi var şimdi bu ahkamın, Desdinova..?

Bilmesine biliriz, ama “dünyanın yuvarlak olmasını” bildiğimiz gibi biliriz.. Biliriz, ancak bir şey yapmayız bu bilgiyle.. Biraz daha bilinçsiz söyleriz bu sözleri.. Eylemde yaşatmayız anlamlarını.. Oysa bu duruma dair gerçek bir farkındalık, hayatın muazzam bir coşkuyla olumlanması sonucunu yaratmalıdır.. Her bir “deneyim”.. Bir deneyimi elde edebilmek için neleri feda edebiliyor insan.. Sadece deneyim etmek.. Sadece belli bir zamanı yaşamak, dibine kadar gitmek.. Herhalde hayatımda feda edemeyeceğim en temel unsurlar bu deneyimlerim olurdu..

"Swirling round with this familiar parable.. Spinning, weaving round each new experience.. Recognize this as a holy gift and celebrate this chance to be alive and breathing.."

Deneyim, tekil bir edimdir.. Bir insanla isterseniz her saatinizi, her dakikanızı yan yana geçirin; yediğiniz, içtiğiniz aynı olsun, durduğunuz, oturduğunuz yerler yan yana olsun, onun deneyimleriyle sizinki bir olmayacaktır.. Deneyim “tekil”dir.. Bir deneyimin zarafetini, ağırlığını bir başkasına anlatmakta zorlanırız o yüzden.. Kimse sizin geçtiğiniz o yolları (en azından o zaman diliminde) geçmemiştir.. Deneyim sizin deneyiminizdir.. Kime anlatırsanız anlatın, belagatiniz ne kadar kuvvetli olursa olsun, o deneyim anını bir başkasına yaşatamazsınız.. Yaşamın bireyselliği burada, maalesef.. Bir nevi "birlikte yaşa, yalnız öl" durumu.. Tüm bu deneyimler.. Tüm bu şarkılar, sözler.. Hepsi bana ait.. Hepsi parmaklarım klavye üzerinde gezerken şu anda ortaya çıkıyor.. Ve çok garip.. Düşünün.. D gitti.. Ü'nün an'ı yavaş yavaş geride kalıyor.. D artık çok geride.. Onun deneyimi yaşandı.. İstesem de "Düşünün" yazdığım an’a dönemem şu an.. “Dönemem” anına da gidemem.. Çok garip.. Zaman yutuyor her şeyi.. Her saniye..

“Yalnız öl” demişken.. Yaşamak nasıl bir deneyimse, ölümün de ondan farksız olduğu kanaatindeyim.. Kesinlikle insanların “ani ölüm, kolay ölüm” gibi isteklerini anlayamıyorum bu yüzden.. Ölüm.. Bir kez ölüyorsun.. Bırak, deneyim et ölümü.. Ölümün deneyimi.. Düşünün.. Gün be gün soluyorsunuz.. Yavaşça.. Her bir hücreniz ölmeye başlıyor.. Vücudunuz değişiyor.. Aklınızın bir yarısı ölümle, bir yarısı yaşamla.. Her gün bir çiçek gibi solduğunuzu görüyorsunuz.. Ölümü deneyim ediyorsunuz.. Her gün biraz daha ölüyorsunuz.. Şiddeti giderek azalan yağmur gibi.. Şarkının sonundaki kısılma efekti gibi.. Yavaşça ve sakince.. Acısını çekerek.. Görerek, son kez.. Hayatın son deneyimi.. Sonra..

Nokta..

Deneyimden korkmaman ve yaptıklarından pişman olmaman dileğiyle..

"Her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umudu kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan..? Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz an bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz.. Dünyanın hiç bir anlamı yok demek, her türlü değer yargısını ortadan kaldırmak olur.. Oysa yaşamak kendiliğinden bir değer yargısıdır.. Ölmeye yanaşmadığı sürece, insan yaşamayı seçiyor demektir.."

Hiç yorum yok: